Kur'an ve Sünnet
   
 
  2.3.36

بســـم الله الرحمن الرحيم

 

2.3.36

 

Rafızî şöyle diyor:

“Muaviye Mekke'nin fethi gününde Rasulullah'ı zemmetmiş ve Yemen'e kaçmıştır. İslâmı kabul ettiği için babası Ebu Süfyan'a bir mektup yazarak hakaret etmiş ve Ona:

“Muhammed'in dinine mi meylettin?” dedikten sonra Orta şu şîiri yazmıştır:

Ey Sahr! (Ebu Süfyan) isteyerek müslüman olma, bizi rezil edersin.

Bedir'de ölenlerden sonra mı bunu kabul edersin?

Dedem, dayım ve Anemin dayısının kanı akmıştı,

Ölüm bize jurnalcilik etmekten daha rahattır.

Bırak da Hindin oğlu izzet ve şerefle ölsün!

Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'da Ebu Süfyan'ın kanını helal kılmıştı. Sığınacak bir yer bulamayınca Rasulullah'a sığınmak mecburiyetinde kalarak İslâm'ı kabul ettiğini ilân etti. Rasulullah'ın vefatından beş ay önce İslâmı kabul eden Ebu Süfyan daha önce Abbas'a (r.a.) sığınmıştı. İbn-i Ömer'in rivayet ettiğine göre Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Biri çıkıp size hücum edecektir ki O, yolumun dışında bir başka yol üzerine ölecektir.” (İbn-i Ömer devamla)

Nitekim Muaviye çıktı. Birgün Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bir hutbe irad ederken; Muaviye, oğlu Yezîd'in elinden tutarak dışarıya çıkması üzerine Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem):

“Allah öncü olanı ve Ona uyana lanet etsin!” buyurdular. (Râfizî devamla) Muaviye (r.a.) Ali'ye (r.a.) karşı savaşta aşırı giderek Ashab-ı Kiramdan bir çoğunu öldürdü. Ali (r.a.) tam seksen sene mimberde tel'în edildi. Nihayet Ömer b. Abdülaziz bu laneti ortadan kaldırdı. Muaviye, Hasan'ı (r.a.) zehirlemiş, oğlu Yezid de Hüseyn'i (r.a.) öldürerek malları gasbetmiş, canları esir tutmuştur. Muaviye'nin babası Ebu Süfyan, Uhud muharebesinde Rasulullah'ın dişini kırmış, karısı Hind de Hamza'nın ciğerini yemiştir.”

Ey Râfizî!

Senin bu iddialarına karşı yalanı yaratıp hepsini râfizîlere teslim eden Allah (c.c.)'ın şanı ne kadar yücedir? diyoruz.

Bir kere Ebu Süfyan, Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Mekke'ye girmeden evvel ve Mekke'ye dört fersah uzaklıkta olan Merrî-Zehran denilen yerde İslâmı kabul etmiştir. Ebu Süfyan'ı beraberinde getiren Abbas (r.a.) Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'den şöyle bir ricada bulundu:  

“Yâ Rasulullah! Ebu Süfyan iftiharı seven bir adamdır, Ona bir lütufta bulun.” Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)'de bunu kabul etti ve şöyle buyurdu:

“Her kim Ebu Süfyan'ın evine girerse, o emniyettedir, keza kim ki kendi evine kapanıp oturursa, o emniyettedir, kim ki Mescid-i Şerife girerse emniyettedir.” (Müslim Cihad: 31)  

Lâkin Ebu Süfyan, Hirakl ve Umeyye b. Ebî es-Salt'dan aylar önce Peygamberliğin delillerini öğrenmiş olmasına rağmen haset onun imana girmesine manî olmuştu. Nihayet Mekke fethinde İslâmı kabul etmek mecburiyetinde kalmıştır. Ama Muaviye'nin (r.a.) durumu böyle değildir. Ne Onun ve ne de kardeşi Yezid hakkında iddia ettiklerinin hiç birisi mevcut değildir. Muaviye'ye (r.a.) isnad ettiğin şiir de kesinlikle Ona yapılmış bir iftiradır. Ondan sonra İslâm'a girişte geciktiği için herhangi birisinin zemmedilmesi de caiz değildir. Safvan b. Ümeyye, Haris b. Hişâm gibi. Mezkûr şiirin genel yapısıda Onun uydurma olduğunu gösteriyor. Çünkü sahabî'nin yazdığı şiirin kafiyesine asla benzemiyor.

 Muaviye'nin (r.a.) İslam'a girişi de ittifakla Fetih senesinde olmuştur. Sen de Onun müellefe-i kutub'dan olduğunu daha önce söylemiştin. Halbuki Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem), Mekke fethinden birkaç gün sonra meydana gelen Huneyn gazvesinin ganimetlerinden müellefe-i kulûb'a mal vermiştir. Eğer Muaviye (r.a.) Yemen'e kaçmış olsaydı Müellefe-i Kulûb'dan olmazdı. Nitekim Muaviye (r.a.) şöyle söylemiştir:

“Merve'de Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'ın saçını okun keskin ucuyla kestim.” Allahu a'lem bu hadise Rasulullah'ın hicri sekizinci senesinde ve Zülkade ayında Ci'râne'den gelerek yaptığı Umrede vuku bulmuştur.

Râfizî daha önce şöyle demişti:

“Abdullah b. Ömer, Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'a gittim ve Onun:

“Biri çıkıp size hücum edecektir ki, yolumun dışında başka bir yol üzerine ölecektir” dediğini işittim. (İbn-i Ömer devamla) Nitekim Muaviye çıktı. Birgün Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) hutbe irad ederken Muaviye, oğlu Yezid'in elinden tutarak dışarıya çıktı ve hutbeyi dinlemedi. Bunun üzerine Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) :

“Allah, öncü olanı ve Ona uyanı lanet etsin! Birgün gelecek ki Muaviye Ummet'e büyük bir kötülük edecektir” buyurdular.”

Ey Râfizî!

Evvelâ : Bu hadisin sıhhatini ispatlamanı istiyoruz. Bir hadisin sıhhati ispat edilmediiğ müddetçe o hadisi delil olarak ileri sürmek doğru değildir.

Saniyen (İkincisi):

Bütün hadis âlimlerinin ittifakı ile bu hadis uydurmadır. Hadisle ilgili hiçbir kitapta böyle bir haber olmadığı gibi, mezkûr hadis'in ma'ruf bir senedi de yoktur. Hadisi rivayet eden Râfizî de hadise bir sened zikretmemiştir. Ondan sonra bu câhil Râfizî hadisi Abdullah b. Ömer'den rivayet ediyor ki, İbn-i Ömer (r.a.) ashab-ı Kiramı sebbetmekte bütün İnsanlardan daha uzaktır. Ashabın menkıbelerini en çok rivayet eden de Abdullah b. Ömer olup, “Muaviye'nin (r.a.)  Medhi” hakkındaki sözleri de meşhurdur. İbn-i Ömer (r.a.) Muaviye (r.a.) hakkında şöyle diyor:

“Rasulullah'dan sonra Muaviye'den daha yüce bir zat görmedim. İbn-i Ömer'e:

Ebu bekir ve Ömer de dahil midir? demeleri üzerine; İbn-i Ömer:

Ebu bekir ve Ömer Ondan üstün idiler. Yine de Rasulullah'dan sonra Muaviye'den üstün bir kişi görmedim” demiştir.

Ahmed b. Hanbel Muaviye yüce ve halîm bir zat idi, buyururlar. Gerçekten Muâviye (r.a.), kerîm ve halîm bir zat idi.

Üçüncüsü:

Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'ın hutbeleri de oldukça çoktu. O cumalarda, bayramlarda hutbe irâd ediyordu. Muaviye ve babası diğer müslümanlar gibi Rasulullah'ın hutbelerini dinliyorlardı. Onların her hutbede Rasulullah'ı (protesto edercesine) dinlememeleri ve müslümanların da onların bu hareketlerini müsamaha ile karşılamaları mümkün müdür?

İki kişinin her zaman Rasulullah'ın hutbelerini kasden dinlemeyişini gördükleri halde müslümanların bunu müsamaha ile karşıladıklarını kabul etmek, müslümanları zemmetmektir. Eğer bütün hutbeleri dinlemiş, fakat Rasulullah'ın henüz başlamadığı bir hutbeyi dinlemeden çıkmışlarsa bunun ne gibi zararı olabilir?

Kaldı ki Muaviye (r.a.), insanlar içinde en hâlîm, kendisine eziyet edenlere karşı en sabırlı, düşmanlık edenlere karşı da ençok dostâne hareket eden bir zat olduğu malumdur. Hal böyle iken insanların en yücesi olan ve her hususta kendisine muhtaç olduğu Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'ın hutbesini terkederek gitmesi ve Onu dinleme sabrını göstermemesi nasıl mümkün olabilir?

 O Muaviye ki, vali olduktan sonra da yüzüne karşı kendisine küfredenleri dinlemiştir. O nasıl Rasulullah'ı dinlemekten kaçınır. Bütün bunlardan başka Muaviye (r.a.), râfizînin iddia ettiği bir halde idiyse, Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Onu nasıl kendisine kâtip yapardı?

Râfizînin: “Muaviye, oğlu Yezid'in elinden tutarak dışarıya çıktı.” şeklindeki iddiasına gelince şöyle diyoruz:

Herşeyden evvel o gün Muaviye'nin (r.a.) Yezid isminde bir oğlu yoktu. Kendisinden sonra iş başına gelen oğlu Yezid, bütün âlimlerin ittifakı ile Osman'ın (r.a.) hilafeti zamanında doğmuştur. Muaviye'nin (r.a.) Rasulullah zamanında oğlu bile yoktu. Hatta evlenmemişti. Çünkü fakir idi. O, Ömer (r.a.) zamanında evlenmiş, Osman (r.a.) zamanında ve hicri yirmiyedinci senesinde de oğlu Yezid dünyaya gelmiştir.

Dördüncüsü:

Muaviye'nin (r.a.) aleyhinde rivayet ettiğin hadise karşı aynı cinsten ve Muaviye'nin (r.a.) fazileti ile ilgili bir başka hadis ile itiraz etmek mümkündür. Ebü'l Farac b. el-Cevzî “El-Mevzuat” adlı eserinde:

“Ehl-i sünnetten bir gurup, taassuba kaçarak ve râfizîleri kızdırmak için Muaviye'nin (r.a.) faziletiyle ilgili olarak hadisler uydurmuşlardır. Râfizîlerden bir topluluk da onu zemmeden hadisler uydurdular ki, her iki gurup da yanlış ve çirkin yoldadırlar” diyor.

Muaviye'nin (r.a.) Ali'ye (r.a.) karşı muharebesi ise, bazı sebeplere binaendir ki, o sebepler onu İslâmdan çıkarmaz. Bununla beraber Ali (r.a.) hakka daha yakın ve ondan daha çok Ona lâyıktır.

Nitekim Müslim'de bulunan bir hadiste Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyuruyorlar:

“Müslümanların, fırkalara ayrılacağı bir zamanda, onlardan biri diğerine karşı isyan edecektir. Onlardan daha haklı olan diğerine karşı savaşanlardır.” ( Buhari Menakıb: 25, Edeb: 95, Mürteddin: 7, Zekat: 150-152, Ebu Davud Sünnet: 12)

Bu isyankârlar Nehrevan önünde Ali'ye (r.a.) karşı savaşanlardır. Bu hadîs, Ali (r.a.) ve taraftarlarının Muaviye'den (r.a.) daha haklı olduğuna işaret ediyor.

Buhari'de rivayet edilen bir hadiste de Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyuruyorlar:

“Bu benim oğlumdur. (Hasan'ı (r.a.) kasdederek), şeref sahibi bir efendidir. Umarım ki Allah, oğlum sebebiyle yakında müslümanlardan iki büyük fırkanın arasını islah eder.” ( Buhari Sulh: 9, Fedail: 2 , Menakıb: 25, Tirmizi Menakıb: 30, Ebu Davud Sünnet: 12)

Görülüyor ki Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) iki cemaat arasında vuku bulan hâdise sebebiyle, Hasan'ın (r.a.) sulhu gerçekleştirmesinden dolayı Onu övüyor ve o iki fırkayı da “mü'min” olarak isimlendiriyor. Bu hadîs, vuku bulan savaşın değil de islahın medhe layık olduğuna delâlet ediyor. Rasulullah diğer iki hadiste de:

“Yakın bir istikbalde birtakım fitneler olacaktır. Fitne zamanında (Ona karışmayıp) oturan kişi (karışmak üzere) ayakta durandan hayırlıdır..” ( Müslim Fiten: 10)

“Çok sürmez (öyle fenalıklar ortaya çıkar ki) bir müslümanın en hayırlı malı - kendi dinini fitnelerden selâmete çıkarmak için - dağbaşlarında gezdirip (birikmiş) yağmur suyu başlarında güttüğü davarlardan ibaret olacaktır.” buyururlar.

Fitnelere karışmayıp kenarda kalmayı isteyen hadîsleri rivayet eden Sa'd b. Ebi Vakkas, Muhammed b. Mesleme ve Üsâme gibi zâtlar ne Ali (r.a.) ve ne de Muaviye (r.a.) ile savaşmışlardır.


Facebook beğen
 
Kur.an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
 
Kur'an ve Sünnet
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol